NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
حَدَّثَنَا
زِيَادُ بْنُ
أَيُّوبَ
وَعِيسَى
بْنُ يُونُسَ
قَالَا
حَدَّثَنَا
عَلِيُّ بْنُ
عَاصِمٍ عَنْ
عَطَاءِ بْنِ
السَّائِبِ
عَنْ سَعِيدِ
بْنِ
جُبَيْرٍ
عَنْ ابْنِ عَبَّاسٍ
قَالَ أَمَرَ
رَسُولُ
اللَّهِ صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ وَسَلَّمَ
بِقَتْلَى
أُحُدٍ أَنْ
يُنْزَعَ عَنْهُمْ
الْحَدِيدُ
وَالْجُلُودُ
وَأَنْ
يُدْفَنُوا
بِدِمَائِهِمْ
وَثِيَابِهِمْ
İbn Abbas'dan demiştir
ki:
Rasûlullah (s.a.v.) Uhud
şehidlerinin (silahı, zırh gibi) demir(ler)in ve (kürk gibi) deri(den yapılmış
madde)lerin üzerlerinden soyularak kanları ve elbiseleriyle defn edilmelerini
emretti."
İzah:
İbn Mace, cenaiz;
Muvatta, cihad
Bu hadis-i şerifte
Allah yolunda savaşırken vefat eden bir kimsenin, yıkanmadan kanıyla birlikte
gömüleceğini söyleyenlerin delilidir. Allah yolunda savaşırken vefat eden
kimselerin yıkanmadan üzerlerindeki kanla gömülmelerinin hikmetini Rasûl-ü Zişan
Efendimiz şöyle açıklamıştır: "Onları yıkamayınız. Çünkü (onların Allah
yolunda savaşırken aldıkları) her yara ve (bu yaralardan akan) her kan kıyamet
gününde misk gibi kokacaktır.”[Ahmed b. Hanbel, 111,299.] Yine mevzumuzu
teşki1 eden bu Ebû Dâvûd hadisinde ifade edilen diğer bir husus da, Rasûl-ü
Zişan Efendimizin Uhud şehitleri defnedilmeden önce üzerlerinde bulunan
deriden ve demirden mamul eşyaların soyulup çıkartılmasını emretmesidir.
Hanefî âlimleri, bu
hadise ve îmam Ali (k.v)'İn "Şehidin üzerinden sarık, mest, fes gibi
giysiler çıkartılır" mealindeki sözünü esas alarak; "şehidin
üzerinde sadece kefen vazifesi görecek giysiler bırakılır, diğerleri çıkartılır.
Kürk, sarık, silah gibi eşyalar ise süslenmek, soğuktan ya da düşmandan
korunmak için dirilere lazım olan ihtiyaç maddeleridir. Ölülerin buna ihtiyacı
yoktur" demişlerdir.
Şâfiîler ise bu mevzuda
"Onları giysileriyle ve kanlarıyla beraber defnediniz. Çünkü kıyamet
gününde damarlarından kan renginde, fakat misk gibi kokan bir kan fışkırır
olduğu halde dirileceklerdir " hadisine dayanarak şehidlerin üzerinden
sözü gecen eşyalardan hiç birini çıkarmazlar[Bezlu'l-Mechud, XIV,102.]
demişlerdir. Hanefî âlimlerinden îbn Abidin, Hanefî âlimlerinin bu mevzudaki
görüşünü şöyle özetliyor: "Kefen olmaya yaramayan şeyler, gocuk, pamuk
dolgulu elbise, külah, mest, silah ve zırh gibi eşyadır. Don bunlardan
değildir. En muvafık kavle göre, o çıkarılmaz. Nitekim Hindiyye'de de
Hinduvani'den naklen böyle denilmiştir."[Davudoglu Ahmed, İbn Abidin,
111,519.]